18 Ağustos 2015 Salı

Süleyman Seba'ya dair.....

"Sayın kongre başkanlık divanı, muhterem üyeler basınımızın değerli temsilcileri,
Görev alan başkan ve yönetim kurulları 2 yıl çalışıp yeniden genel kurulun önüne gelirler ve hesap verirler. Yüce kurulunuz bana 8 kere başkanlık görevini vermiştir.
Hatalarımıza anlayış gösterdiniz, sevaplarımıza destek verdiniz, hoşgörülü davrandınız, sabır gösterdiniz, sizlere teşekkür borçluyum. Bana 16 sene tahammül eden sizlere su andaki samımı hislerimi anlatmak isterim.
16 senelik dönemimizde kulübümüz profesyonel futbol takımına yapılan haksız eleştirilere, rağmen aralıksız her sezon şampiyon kulüpler, şampiyonlar ligi, kupa galipleri ya da UEFA kupasına katılma başarısı göstermiştir.
Üzülerek ifade etmek isterim ki, “16 yıllık bu bilanço ortada iken, bu başarıları birlikte yasadığımız ve birlikte yönetimde yaşanan güzelliklerin kararlarına imza atan ve yine Bjk sayesinde toplumda yer tutan, meslek edinen, ayrıca futbol oynadıkları dönemde emeklerinin karşılığı Bjk tarafından en iyi şekilde verilen bazı kısılırın basın kanalıyla kulüplerini, şahsımı ve sahsımda yönetim kurulu arkadaşlarımı suçlaması nankörlük değil de nedir?
İnsanlarla yasadım, insanı öğrendim,
İnsanlarla yasadım, insanlığı öğrendim,
İnsanlarla yasadım,
İnsanlardan nankörlüğü gördüm,
Dostlarım, dostlarım…
Ama ben dostlarımdan çok korkarım,
Diyen düşünürlere hak vermemek elde değil!
Değerli üyeler,
Onaltı yıl boyunca üzerime gelen okyanus dalgalarının bende yaratmış olduğu hüznü, genel kurulunuzun sessiz ve sakın sahilinde sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bunca seneler boyunca bana göstermiş olduğunuz sabır, anlayış, hoşgörü ve desteğe tekrar tekrar teşekkür ediyorum. 1984 yılında, ilk defa huzurlarınıza çıktığımda, kongre konuşmamın basında söylemiş olduğum sözleri hatırlatmak istiyorum:
”Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz,
Bazı kişileri her zaman aldatabilirsiniz,
Ama herkesi her zaman aldatamazsınız! ”
Ben kimseyi hayatım boyunca aldatmadım!
1984 yılında huzurlarınıza hangi heyecan ve duygularla gelmişsem bu gün de huzurlarınızda aynı heyecan ve duygularla basım dik gönlüm rahat ve huzur içerisinde sizlere veda ediyorum!”

SÜLEYMAN SEBA
13.02.2000

22 Nisan 2013 Pazartesi

Belli belirsiz bir Pazartesi

Bir pazartesi sabahından ne beklenebilir aslında,uykusuzluk,sinir harbi,yorgunluk,maddi ve manevi yaşanılan travmalar,aslında hepsinin belli bir amaca hizmet etme doğrultusunda ortaya çıktığı düşünülebilir,modern kölelik diye tabir edilen sistemin içinde,modern amelelik ve modern çağda zincirlere vurulan bağlı kalmış ellerimiz,hiç birimiz 2 gün öncesinde ne yaptığımızdan habersiziz,sanki her sabah tekrardan format atıyoruz kendimize bir gün önceki yaptığımız belirgin şeyler haricinde küçük ayrıntıların hiçbirini hatırlamıyoruz,karşılaştığımız insanların yüzlerindeki ifadeleri,sabah,öğlen ve akşam ne yemek yediğimizi,akşamları televizyon karşısında ne izlediğimizi ertesi gün hiç bir şekilde hatırlamıyoruz.Nereye gidiyoruz gerçekten,yol almak istediğimiz yer neresi,hedefimiz ne,yola başlarken belli belirsiz aslında hiç sağlıklı olmayan kariyer hedeflerinin arasında kendimizi büyük görme kibirliğiyle,aslında hiç büyük olmadığımızın ve yaptığımız işlerin herkes tarafındanda yapılabileceğini,herkesin hayatta bir alternatifinin olduğunu öğrendiğimiz anda başlıyor dünya ve yaşam üzerine kaygılarımız,eğitimin aslında eğitim olmadığını eğitim denilen bir şeyin dünya üzerinde varolmadığını,sadece bize öğretilmek istenilenleri hafızamıza alıp,robotlaşma sürecine dahil olup ,her gün aslında bir önceki günün kopyasını yaşadığımızın farkına bile varmadan belirli belirsiz pazartesi günü daha kime ve neye hizmet ettiğini bilmeyen insanlar topluluğunun uykusuz,sinirli ve asabi yüzleriyle dolu olduğu gündür.